FARKINDA MIYIZ ?

İnanıyorum ve biliyorum ki; hepimiz birbirimizden farklıyız.
Nereden mi biliyorum?
Uzun zamandır birlikte olmamızdan…

Kolay olan benzetmek,
Oysa farklılıklarımız değil mi bizi farklı kılan…


Hayatta aynı insan yoktur,
Yalnızca birbirini andıranlar vardır…


Aynı parmak izlerimiz gibi,
Aynı zebralar gibi...

Hayatın içine düştük mü, bir mücadeledir başlıyor. Emeklemek, doyma hissi, haz alma, ilk sözcükler…
Daha ilk mücadeleden itibaren aslında var olmaya ve başarıyı yakalamaya çalışıyoruz…

Şimdi sokaktan gelen bir konuşmaya kulak veriyorum.“Nasıl geçmiş torununun sınavı Nedim amca?” , “Bu başarılı geçerse diğerini de etkileyecekmiş.” Nedir diyorum bütün bu mücadelenin dayandığı nokta? Nedir hepimiz biliyoruz aslında…
Haz duyacağımız, motivlerimize, dürtülerimize, bize uyan, kişilik yapımız ile örtüşecek bir işte çalışmak, yoğunlaşmak, keyif almak, değerli hissetmek ve potansiyelimizi ortaya koyabilmek…

Tüm emeklemeler, tüm gülümsemeler, tüm kitaplar, tüm öğretmenler, tüm eğitim hayatımız ve tüm uğraşlarımız aslında gelip dayanıyor yapacağımız o  başrolünü üstlendiğimiz  maksimum 45 ile 60 dakika süren iş görüşmesine…
İşte eğitim ve danışmanlık tam burada giriyor hayatınıza. Aslında başrole hazırlanmak için ihtiyaç duyduğumuz desteği alıyoruz. Kendinizi daha iyi tanıma fırsatı buluyoruz. Gelişiyoruz. Geliştikçe özgüvenimiz de artıyor.

  • Nasıl etkili mülakat yapabilir ve cv hazırlayabilirim? +

    Her işin püf noktası olduğu gibi mülakata hazırlanmanın da incelikleri var. Öncelikle kendimizi iyi tanımamız, pozisyon ile örtüştürmemiz gerekir. Yetkin İnsan Kaynakları çalışanları bize uymayan pozisyonlar için yaptığımız görüşmelerde bizi rahatlıkla ayırt edebilirler. Kendi yapısını bilen aday, iş tanımını incelediğinde işin uyup, uymadığını rahatlıkla anlayabilir. Hedef şirketteki pozisyon ise; cv’miz kadar olmasa da, bilgi edinmemiz gereken, ilgili şirket ve pozisyona ait bilgidir. Özgeçmişimizde farklılıkları ve pozisyona uygun yönleri ortaya çıkarmak önemli olmakla beraber, gerçekleri değiştirmemek olmazsa olmazlardandır.
  • Sunum yaparken neden ellerim terliyor, bacaklarım güçsüzleşiyor? +

    Hepimiz sunum yaparken tüm dikkatlerin üzerimizde olduğu gerçeği ile mücadele ederiz. Sanki tüm çevremizdekiler büyür, biz küçülürüz. Ne söylediğimiz; kelimelerimiz, nasıl söylediğimiz; jestler, mimikler, ses tonumuz, sesimizin duyulabilirliği bizi gergin yapar. Sunum becerilerini geliştirdiğimizde, kendimizi objektif olarak izlediğimizde, sürekli egzersiz yaptığımızda özgüven kazanır ve rahatlarız. Unutmayın; sizden alacakları için sizi dinlemeye geldiler, rahat olma sırası aslında sizin… Ne kadar rahat başlarsanız; o kadar rahat devam eder ve başarılı olursunuz.  
  • Topluluğa konuşurken anlatacaklarımın ucunu kaçırmadan nasıl göz temasını sağlayacağım? +

    Topluluğun beklentilerinin bizim anlatacaklarımızda saklı olduğunu düşünmek, Konuşma içeriğini topluluğun özellikleri, ihtiyaçları, konsantrasyonlarına uygun hazırlamak,Örnekleri canlı aktarmak, Bol bol ayna karşısında egzersiz yapmak ve dinleyiciyi müşteri olarak değerlendirip, bizden alacakları olduğunu düşünerek göz teması sağlamak gerekir. Konular arasındaki geçişleri sizin bileceğiniz ipuçları ile yapmanız, göz teması kurarak ucunu kaçırmadan yapacağınız konuşmalar için önemli bir klavuz olacaktır.
  • İş görüşmesine hazırlanırken nelere dikkat etmeliyim? +

    İş görüşmelerinde; ne giydiğimiz, nasıl konuştuğumuz, kendimizi nasıl ifade ettiğimiz, hazırlıklı olup olmadığımız önemlidir. Yalnızca bu kadar da değil. Nasıl şirket bizim cv’mizi elinde bulunduruyorsa, şirket ve pozisyon hakkında bizim de araştırıp, hazırlanıp gitmemiz doğru olmaz mı?
  • Neden karşımdaki konuşurken dinlemekte zorlanıyorum ? +

    İletişime geçtiğimiz ortamın fiziksel koşulları iletişimi etkileyen unsurlardan biri. Eğer gürültülü bir ortamda dinlemeye çalışıyorsanız, dikkatinizi toplamak sizin için güç olacaktır. Dinlerken  bir dakikada yakaladığımız ortalama 150 kelimeye karşılık, aslında 500 kelime anlama kapasitesine  sahip olan sinir sistemimiz, kalan 350 kelimeyi kendi kafasından geçirmeye başladığında; fiziksel yapımızdan kaynaklanan dikkatin dağılmasını son derece kolaylaştırarak adeta teşvik eder. Konuşmaya aşırı değer verdiğimizi de göz ardı etmemek gerekiyor. Konuşurken ilgiyi  ve dikkati tamamen  bize yönelmiş olarak hissediyoruz. Bizler için konuşmak aktif, dinlemek pasif bir görev olarak algılanıyor. Sabah evden ayrılmadan önce aynaya bakın ve gün boyu etkili dinleme yaptığınızı düşünün. Son görüşmenizden sonra eve gelmeden önce aynaya tekrar bakın. Sabah evden çıkan o genç kadın, o yakışıklı erkek sanki siz değilsiniz. Etkili dinleme insanı yorduğundan dolayı gerçekten zordur, çünkü etkili dinlemek için tüm duyularımız ile yoğunlaşarak dinleme yaparız. Ben bir iş yapmam. Bir anda birkaç iş yaparım diyorsak çoğunlukla yanılıyoruz. İletişimin kalitesi aslında sözlü ve sözsüz iletişimin tüm unsurlarını gözlemleyebilmektir. “Ben imza atarken veya mesaj gönderirken, sorulara cevap verebilirim, işlere yön verebilirim”  diyebiliriz. Dinlemenin önündeki herhalde en aşılmaz engel, insanın kendisiyle meşgul olmasıdır. Hem TV izleyip, hem de konuşmaya çalışmak veya gazete, dergi  okurken bir şeyler dinlemeye çalışmak gibi.   Bizimle iletişime geçen kişiye karşı veya söylediği konulara karşı önyargılı yaklaşmak dinlemeyi ve anlamayı engeller.
  • 1

Dilerseniz, bir de şirketler açısından bakalım. Çalışanlarının potansiyellerini ortaya koyabilmeleri ne kadar önemli değil mi? En büyük kaynak şirketler için insan kaynağı. İnsan kaynağını değerlendirmek için doğru yönlendirmek ve şirket kültürü ile geliştirmek gerekmiyor mu?

Bu sorular hep aklımızdan geçiyor değil mi?
O zaman sizinle bir yolculuğa çıkalım mı, ne dersiniz?
Keyifli, doyumlu ve mutlu günler dileklerimle,



Hafize KARGI